Ceres, hem astronomi hem de mitolojide önemli bir yer tutan bir kavramdır. Astronomide, Güneş Sistemi'nde yer alan en büyük cüce gezegen olarak bilinir. Mitolojide ise Roma mitolojisinde anne sevgisini ve özellikle tahıllar ile diğer bitkilerin tanrıçası olarak tanımlanır. Ayrıca, Satürn ile Rhea'nın kızı, Jüpiter'in ise eşi ve kız kardeşi olarak bilinir. Ceres, Jüpiter'den olan Proserpina'nın annesi olup, Neptün, Vesta, Juno ve Plüton'un kız kardeşidir.

Ceres, Güneş Sistemi'nde ana asteroid kuşağında bulunur. Jüpiter ve Mars arasında yer alan en büyük gök cismidir. 1801 yılında, İtalya'nın Palermo şehrinde Ocak ayında İtalyan astronom Giuseppe Piazzi tarafından keşfedilmiştir. İlk anda Piazzi tarafından bulutsuzluk içermeyen ve yıldıza benzer kuyruklu yıldız olduğu düşünülse de, kısa süre içinde bunun dört yıllık periyodu olan bir gezegen olduğu fark edilmiştir. Bu gök cismine, Sicilya'nın koruyucu tanrıçası olan Ceres adı verilmiştir. Güneş Sistemi'ndeki asteroitler arasında ilk keşfedilen gök cismi olduğundan, 1 numara olarak tanımlanmıştır.

Ceres, 50 yıl süreyle sekizinci gezegen olarak da tanımlanmıştır. Çapı 950 km olan bu gök cismi, asteroid kuşağındaki en büyük gök cismidir. Asteroid kuşağının kütlesinin %32'sini Ceres oluşturur. Yapılan araştırmalar sonucunda, bu gök cisminin düşük yerçekimine sahip olduğu, yapısının diğer gök cisimleri gibi düzensiz değil, küresel olduğu tespit edilmiştir. Ceres'in yüzeyi karbonat, su buzu ve kil gibi farklı hidratlı minerallerden oluşur. Taş ve kaya tarzında bir çekirdek ile buzdan meydana gelen bir mantoya sahiptir. Ayrıca yüzeyinin altında sudan oluşan bir okyanus olduğu düşünülmektedir. Yüzeydeki sıcaklık ise -38 derece civarındadır.

Roma mitolojisinde Ceres, toprak ve tarım tanrıçası olarak bilinir. Hasat zamanı ve tarımsal döngüler Ceres ile ilişkilendirilir. Büyüyen bitkilerin tanrıçası olarak adlandırılır. Mitolojide Ceres, sırlarıyla birlikte anlatılmaktadır. Yunan mitolojisinde Ceres, Demeter olarak bilinir. Hikâye, Ceres'in kızı Kore ile başlar. Kore, Eleusis yakınlarında çiçek toplarken aniden yeraltı açılır ve siyah atlı bir araba fırlar. Bu Hades'ten başkası değildir. Hades, yeraltı tanrısı Pluto'dur. Kore'yi yakalayarak, yeraltına yani ölüler diyarına götürür.

Ceres, dokuz gün boyunca kızını arar. Onuncu gün, Eleusis'e gelerek dinlenmek ister. Bu sırada yaşlı bir kadın kılığındadır. Oraya kuyudan su almaya gelen kralın kızları Ceres'i görür. Ceres, onlara acıklı bir hikâye anlatır. Kralın kızları, yaşlı kadının küçük erkek kardeşlerine bakıcı olacağını düşünür ve Ceres'i saraya götürürler. Kraliçe, Eleusis'e su ikram ederken, Ceres'e şarap ve yiyecek ikram eder. Ceres, sarayda bakıcı olur ve baktığı Demophoon'u geceleri şöminedeki ateşin üzerine koyarak, ona ölümsüzlük hediyesi vermek ister. Ancak bu fark edilince bunu başaramaz.

Bu arada, Eleusis Kore'nin başına gelenleri görerek, bunları Ceres'e anlatır. Ceres, ölüler diyarındaki kızı için yasa girer ve kraldan bir tapınak ister. Tapınakta doğanın hasat vermesini yasaklar. Bu sayede ağaçlardaki yapraklar sararır ve yerlere düşer. Soğuktan toprak donar ve dünyadaki ilk kış başlar. Kışın süresi uzadıkça insanlar açlığın etkisiyle ölüme yaklaşır. İnsanların duasıyla birlikte Zeus harekete geçer ve Kore'nin serbest kalması için tanrıların habercisi Hermes'i Hades'e gönderir. Hades ise bir şartla Kore'yi serbest bırakacağını söyler. Kore, duyduğu üzüntüden dolayı ölülerin yiyeceğinden yememiştir. Hades'in şartı, Kore'nin ölülerin yiyeceğinden yemesidir. Yeraltı bahçıvanlarından biri, Kore'nin bu esnada yedi nar yediğini söyler. Anlaşma yapılınca Kore'nin dokuz ay Ceres ile, üç ay Hades ile yeraltında yaşamasına karar verilir. Yeraltında olduğu zamanlarda dünyada kış olacak, yeryüzünde olduğu zamanlarda ise bahar ve yaz olacaktır.

Kore kurtulduktan sonra sevinen Ceres, hasat almanın sırrını Triptolemus'a anlatır. Ceres, mitolojide çocuğunu kaybeden ve bulan anne modeli olarak anlatılır. Ayrıca astrolojide Başak burcu ile ilişkilendirilir.